Gerçek Hayatta Yansıyan Işıklar - sayfa: 3

Canan arkadaşım, kendi üzerine alınmışsın biraz galiba, ama sözüm sana değildi. Ben konuyla ilgili olarak söyledim. Kusura bakma.

Bir de, hiçbir kimse, gidip de gerçek dünyanın aynısını birebir, ayrıntısı ayrıntısına yapmaz, yapamaz. Sahnede önemli olan gözün ayırd edebileceği ayrıntıları vermektir. Fazlası gerekli değildir. Gerçek hayatta da durum böyledir zaten. Evet işler karmaşıktır, fotonlar yüzeye çarpar, yansır, çarpar bu böyle devam eder gider. Ama göz bunların farkında değildir ki. O sadece gördüğü renk geçişlerini ve ışıklılık miktarını fark eder, fazlasını değil. Yani sahneyi ışıklandırırken, gidip te bir ışığı yüzlerce kez yansıtacağımıza, 2, 3 kere yansıtırız, ufak hilelerle göze gerçekçilik hissi vermeye çalışırız. O yüzden de, doğru ve bilinçli bir şekilde aydınlatılmış bir mekan göze çok hoş ve gerçekçi gözükür. Yani render süresini öyle uzatmaz. Bu tamamiyle bizlerin elinde olan birşey. Zaten benim istediğim de, ışığın davranışını tam olarak anlayabilmek ve bilgilerim doğrulusunda bu davranışı en kısa ve kolay yoldan nasıl taklit edebilirim sorusuna yanıt bulmak. Yoksa şuraya şu omniyi koy, şu değeri ver gibi ezber işi şeyler benim işime yaramıyor.

Cüneyt Bey, sağolun. O kitabı bi araştıracağım...

Bu konu ile ilgili bir sonuca ulaşıldıktan sonra bende kaplama konusunda birşeyler konuşulmasını isterim.

Aşağıdaki resim siyah beyaz yapılmış bir fotoğraf. ve fotoğraftan sadece küçük bir kesit. Ama bugüne kadar gördüğüm hiçbir 3D çizim beni yanıltamadı. işte "bu fotoğraf mı yoksa 3D mi ?" gib ibir soruyu hiç sormadım.


[img]http://www.tr3d.com/dosyalar/625.jpg[/img]

3D teknolojisi ne kadar gelişmiş olursa olsun şu kadar küçük bir resmi bile hala taklit edemiyor. tabii ki bu da sadece kaplama ile alakalı birşey değil Işık en önemli unsur.

spider´in bu konuda bir sonuca ulaşmasını dört gözle bekliyor olacağım. (bende çok araştırdım ama bu iş render pluginlerini aşıyor, öyle birkaç omni ile veya kaliteli kaplama ile aşılacak bir olay değil)

[quote=7317]Yukarıdaki yazım Canan arkadaşıma hitabendi. [/quote]

bu yazın ve önceki topic´in dolayısıyla bu cevabı verdim, alındığım için değil. sorun değil arkadaşım...amaç çözüm bulmaksa, tavır saygılıysa, eleştiri ve yorumun kusura bakılan şekli olmaz...

kolay gelsin.

hehe sakin olunn :o) biraz daha okudum topiği (ama yine de hepsini okumadım: çok yazılmış)

Doğada ışık 300,000Km/s hızla hareket ediyor ve en zayıf ışık kaynağı bile saniyede zilyar tane foton atıyor. Bunlar madde ile ilişkiye giriyor ve sonunda bazıları gözümüze ulaşıyor. Biz de gözümüze gelen fotonların dağılımını analiz edip, dış dünya hakkında fikir sahibi olmaya çalışıyoruz: "önümde uçurum mu var, vahşi bir kaplan mı yaklaşıyor beni yemeye yada uzakta meyva ağacı var mı" gibi faydalı bilgiler çıkartmaya çalışıyoruz bu foton dağılımından.

Aslında ışığın madde ile etkileşimi büyük oranda matematiğe dökülmüş vaziyette, yani en azından en sık olan, en bariz davranışlar belirli. Yani bu davranışları hesaplanabilir şekilde bildiğimiz için taklit etmek mümkün.

Ancak birkaç sorun var:

En büyük sorun hız sorunu: bu kadar hızlı giden bu kadar çok cismin davranışını makul sürelerde taklit etmek mümkün değil. Ya çok uzun süre bekleyeceksiniz ya da bazı şeyleri ihmal edeceksiniz. Genellikle en bariz davranışları hesaplayı sonuca daha az etki eden detayları ihmal etmek gibi bir yaklaşımla mümkün olan en kısa sürede doğruya en yakın etkiyi almaya gayret edilir. Bulunan yeni teknikler (Radiosity, QMC, photon mapping, shadow map, bump map, texture map, mesh) hep "daha kısa sürede daha detaylı hesap yapabilmek için" geliştirlen "zeki hile" teknikler.

Makina hızı arttıkça ve daha zekice teknikler geliştikçe bu sorun nispeten iyileşiyor. Ama hiç bir zaman son bulmayacak.

Diğer bir sorun ise sentezlenen (render edilmiş) görüntünün insana gösterilmesi sırasında çıkıyor. Doğadaki her rengi (yani her olsaı spektrum dağılımını) ve her ışık şiddetini verebilecek bir cihaz yok. bunu çözmek için monitörlerimiz insanın istenen spektrumlar ile aynı şekilde algılayacağı "metamer" denilen farklı bir spktrum üretiyor (3 rengi karıştırıp nerdeyse tüm olası renkleri elde etmek için bir "hile"). Ayrıca monitörler HDR resim gösteremiyor. Çok özel monitörler haricinde 1:400 kontrast civarında bir parlaklık aralığına sahip. Bu sorunu gidermek için yapılan hile ise insan gözünün davranışını matematiğe oturtmak ve sonuçta olması gereken yüksek kontrastlı görüntü ile aynı şekilde algılanacak düşük kontrastlı bir resim bulmak.Birçok program bunu yapmıyor, Tone mapping denilen bu kavram önümüzdeki yıllarda daha çok karşımıza çıkacak gibi.

Renk ve kontrast çözümleri "ortalama insana" göre yapılan hileler ve kişi ortalama insandan ne kadar farklı ise bu hileler o kadar kötü algılanıyor.

Işık simülasyoundaki sorunlar kabaca böyle. Bundan ayrı bir diğer konu var o da CG demek bilimsel ışık simulasyonu demek değil. CG daha çok artistik bir araç (tuğal, boya ve fırça gibi). Gerçek her zaman etkileyici, güzel ve istenen şey değil; bu nedenle fotoğraf sanatçısı diye bir kavram var bu nedenle herkes fotoğraf sanatçısı olamıyor. Çektiğiniz herşey fiziksel doğru ama güzel değil. Bu nedenle CG size istediğiniz etkiyi alabilmek için araçlar ve hileler sunuyor: bu araçlardan bazıları çok "high level", kimisi çok "low level". Yani kimisinde işleme çok az katkınız oluyor, kimisinde ise kontrol daha çok sizde oluyor. Uygun yerde uygun aracı kullanmak da her meslek gibi bunda da zamanla öğrenilen, usatlık gerektiren, sizi diğerlerinden farklı yapan bir bilgi. Fanatik şekilde GI kötü deyip hızla hesaplanabilecek ikincil aydınlanmayı göz kararı elle yapaya çalışmak kadar, GI´ı dadayıp ne çıkarsa bahtıma demek de CG için yanlış (ama aydınlanma mühendisleri için bu geçerli değil tabi).

Sonuçta eğer elinizde sahneye ait fiziksel bilgiler varsa ve sahneyi "aynen" yapmak istiyorsanız (mimari görselleştirme genelde böyle), o zaman photometrik ışık kullanırsınız (binlerce IES dosyalarını lamba ve aplik üreticilerinin sitelerinden indirebilirsiniz), photometrik malzeme kullanırsınız. Ortamın oldukça doğru bir simulasyonunu yaparsınız ama işin bir bu simulasyonunun fotoğrafını çekme kısmı var: o da kolay iş değil. Ürün/bina fotoğrafçıları bile güzl görüntü için birçok "hile" yaparlar. Feedback realtime olduğu halde saatlerce ışık yerleştitirler/ayarlarlar.

Yok eğer artistik bir çalışma yapacaksanız, o zaman da istediğiniz sonuca sizi en hızlı şekilde ulaştıracak teknikleri kullanmak lazım. Sonuç istediğiniz gibi oldukltan sonra her yol helal. Ne kadar çok yöntem bildiğiniz, bunları kullanacak doğru yerleri ne derece doğrı tahmin ettiğiniz ve ne istediğinizi ne kadar iyi bildiğiniz doğru sonuca gitmek için gerekli şeyler. Bunları öğrenmek de bir ömür işi...

ha bu arada birkaç yıllık eski bir sayfa ama yine de bir deneyin kendinizi.

http://www.alias.com/eng/etc/fakeorfoto/bonusquiz.html

Cüneyt Bey olayı en iyi şekilde açıklamış. Ağzınıza sağlık. Şahsen ben (ve eminim ki benim gibi birçok kişi) CG üzerine ciddi biçimde eğilmek istiyorum. Benim istediğim hiçbir zaman (gerekli durumlar haricinde) gerçeğin birebir aynısını yapmak değil, çoğu kişinin de öyle. Ama nasıl yapılacağını da bilmek isterim. Necmi Bey´in dediği olay için de, belki bir gün bilgisayar teknolojisi gerçek görüntüyü birebir taklit edebilir, ama eminim ki hiçbirimiz bir animasyonun gerçeğin birebir kopyası olmasını istemez. Zaten o zaman çekiciliği kalmaz. Bizi o animasyonlara, çizimlere çeken, sanatçının yarattığı gerçekdışılık zaten. Biz zaten gerçeğe alışmışız, gerçeği gördüğümüzde de fazla şaşırmayız.

Gerçeğin birebir kopyası çizimler özellikle film dünyasında işe yarayacaktır herhalde. Ama benim görüşüm, çizimlerdeki o çizgifilm, o tablo havasının gitmemesi. Çünkü eğer giderse, çekiciliği de aynı oranda azalacaktır diye düşünüyorum...

Açıklama çok bilgilendiriciydi,teşekkürler Cüneyt Bey..

Hikmet bey,yazdıklarınızda isabetlisiniz.Bu şunun gibi sanki; Resim sanatında usta olmak için desen bilgisi, gerçekçiliğe dair çalışmalar çok önemlidir,gelişmelerine katkısı muhakkaktır. ancak iş kendi sanatını konuşturmaya gelince her ressamın kendine göre yolu-anlayışı vardır,üstad olmak kendi tarzını oluşturabilmektir belkide,ve izleyicileri de bunun etrafında pervane olur..

Kolay gelsin.

Sağol... Yalnız arkadaşlar isterseniz konuyu kapatalım, çünkü aşırı uzadı. Başka zaman yeri geldiğinde konuşuruz diyorum. Hepinize ilginizden dolayı teşekkür ederim.