Bilimsel bir komplo teorisi

Bilimsel bir komplo teorisi

burakkiyici

Marconi, Tesla(1) gibi esrarengiz bir kişiliğe sahipti. Yatı “Electra” da anti-gravite (Yerçekimine karşı koyma) deneyleri yaptığı biliniyor. Marconi’nin yatı adeta yüzer bir laboratuar gibiydi. Marconi’nin yine yatından uzaya sinyaller gönderdiği de bilinmektedir.

Marconi, 1936 Haziran’ında İtalyan faşist diktatörü Benito Mussolini’ye savunma amacı ile kullanılabilecek bir “Dalga Silahı”nın nasıl çalıştığını göstermişti. 1930’larda bu cihazlara “Ölüm Işını” denilmekteydi. Marconi’nin takipçilerine göre, 1937 yılında yatını Güney Amerika’ya götüren Marconi, herkes öldüğü haberini yaymıştı.
Güney Amerika’daki Gizli Şehir:

Marconi ile birlikte birçok bilim adamının daha Güney Amerika’ya gittiği söylenmektedir. 1937’de esrarengiz İtalyan fizikçisi ve simyacısı Fucanelli, Avrupa fizikçilerini atomik silahların tehlikelerine karşı uyarıyor ve birkaç yıl sonra tamamen ortadan kayboluyordu. Güney Amerika’da Marconi’nin gizli grubuna katıldığı söylenmekteydi.

Güney Amerika’ya giden 98 bilim adamı, Venezuela’nın güneyindeki ormanlarda, sönmüş bir volkanik kraterin altında bir yer altı kenti inşa etmişlerdi.

Büyük bir servetle finanse edilen bu yer altı kentinde, onlar Marconi’nin güneş enerjisi, kozmik enerji ve anti-gravite projeleri üzerinde çalışmaya devam ettiler. Dünya milletlerinden ayrı ve gizlice çalışarak, serbest enerji motorları ve jiroskopik anti-graviteye sahip disk şeklinde bir uçak geliştirdiler. Bu topluluk kendini insanlığın iyiliğine ve barışa adamıştı. Onlar tüm insanlığın, enerji şirketleri, çok uluslu bankalar ve askeri-endüstriyel kompleksin kontrolu altında olduğunu biliyorlar ve bu yüzden kendilerini geri kalan bütün insanlardan soyutluyorlardı.

Meksikalı gazeteci Mario Rojas Avendaro, “Ciudad Subterranean de los Andes” (Andların Yer altı Şehri) adlı kitabında, Marconi ve gizli şehrinin gerçek olduğunu iddia etmektedir. Avendaro, Marconi’nin öğrencisi olan Nacisso Genovese’nin bu yer altı şehrinde yıllarca yaşadığından söz etmektedir.
Tesla Teknolojisi:

Genovese, yeraltındaki şehrin çok geniş mali kaynaklara dayanarak inşa edildiğini söylemekte ve dünyadaki bütün araştırma tesislerinden daha üstün olduğunu iddia etmekteydi. 1946 yılında şehir güçlü bir kozmik enerji kolektörü kullanmaktaydı.

Genovese’nin diğer bir iddası da ürettikleri “uçandaire” ile Ay’a ve Mars’a yolculuk yaptıkları şeklindedir. Ona göre, bu araçla Ay’a yolculuk birkaç saat, Mars’a ise birkaç gün sürüyordu. Genovese Mars’ın üzerinde görülen piramitlerden hiç bahsetmemişti. Muhtemelen onlar “Cydonia” bölgesinde kumlarla kaplı piramitlerin altında bir Mars üssü kurmuşlardı.

İlginçtir ki, Marconi’nin gizli şehrinde üretilen disk şeklindeki araçlar, 1944 yılında Prag yakınlarındaki BMW tesislerinde imal edilen Alman Schriever-Habermohl uçan diskine çok benziyordu!..

Güney Amerika’da –özellikle And dağlarının doğusundaki dağların eteklerindeki ormanlarda –Bolivya’dan Venezuela’ya kadar her yerde çok sık UFO’lar görüldüğü rapor edilmektedir. Bu UFO’ların “Ciudad Subterranean de los Andes”den gelen araçlar olması mümkün mü?

Çok güvenilir bir kaynağın açıkladığına göre, “Hitler’in Son Taburundan” Alman askerleri denizaltı ile II. Dünya Savaşı’nın son günlerinde Antarktika ve Güney Amerika’ya kaçmışlardı. Almanların Güney Amerika’nın uzak cangıllarında yüksek teknolojiye sahip süper şehirler kurmuş olması mümkündür.

Amerikalı Albay Howard Büchner gibi (“Secrets Of The Holy Lance” ve “Hitler’s Ashes” gibi kitapların yazarıdır.) birçok askeri tarihçi, Almanların savaş sırasında Güney Afrika’nın karşısındaki “Queen Maud Land”da üsler kurduğuna inanmaktadırlar.

Alman gazeteci Karl Brugger’in “Akakor Kronikleri” adlı kitabında belirttiğine göre, ( Bu konuda bakınız: Amazonlardan Jonanstal’a Yeraltındaki Almanya) bir Alman taburu Brezilya ve Peru sınırındaki bir yer altı şehrine sığınmıştı.

Uçandaireler imal eden yeraltındaki Güney Amerika şehirleri, birçok kişiye belki fantezi ürünü olarak gelebilir ama tamamen gerçektir.

Bazı yazarların iddiasına göre, Nikola Tesla da 1930’larda bir uçandaireye binerek Marconi’nin yeraltındaki gizli şehrine gitmişti.

Tesla ve Marconi gibi iki dehanın birlikte neler başarmış olabileceğini kim tahmin edebilir? Onlar anit-gravitasyonel teknolojide Almanlardan 10 yıl, Amerikalılardan 20 yıl ilerdelerdi.

Acaba onlar 1940’ların başında disk şeklindeki uzay gemileri “Zaman Makinası” olarak kullanmış ve geleceğe gitmiş olabilirler mi? Belki de geçmişimize dönmüşlerdir?!..

Zaman yolculuğu deneyleri, “Teleportasyon” (Bir yerden başka bir yere ışınlama) gibi fantastik olayların Tesla, Marconi ve onların yasaklanmış buluşları ile ilgisi olabilir mi?

Bazı UFO araştırmacıları ve “eski istihbarat ajanları” bize “uzaylıları” anlatırken, Tesla, Marconi ve dostları Mars’taki uzay üssünde bizi bekliyor olabilirler!..

(1) Nikola Tesla, 9 Temmuz 1856 yılında, o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna bağlı olan Hırvatistan’ın güneybatı kesiminde, Smiljan isimli bir köyde doğmuştu. Hayatı tüm insanlığa bedava enerji sağlamaya adayan Tesla, 1915 yılında kablosuz enerji iletişimiyle uğraşıyordu. Uzaktan kumanda teknolojisinin mucidi olan Tesla, bu yıllarda uzak mesafelerden kontrol edebilen torpidolar yaptığını, ama elektrik dalgalarının çok daha yıkıcı olduğunu iddia edilmekteydi. Bu açıklamaları yüzünden bazı olaylarda Tesla’nın izi aranmaktadır. 1908’de Sibirya’da bulunan Tunguska nehrini çevreleyen 200-500 bin hektarlık ormanın, 10-15 megatonluk bir patlamayla eşdeğer bir patlamanın ardından yok olmasında Tesla’nın buluşunu rol oynadığı iddia edilmektedir. Tesla’yı anlatabilmek için söylenmesi gereken en önemli şey, onun kendi zamanın çok ötesinde olduğudur. Soğuk savaş yıllarında her iki tarafın da bu teknolojiyi kullandığı ileri sürülmüş, nükleer savunma ve saldırı amacı güden “Yıldız Savaşları” projesinde bu teknolojiden yararlanılmıştır. Ölüm ışınları, ultra düşük dalgalar, çok yüksek frekanslar, atmosferdeki elektrik enerjisi değerlendirilmesi, atmosfere elektrik dalgaları yayarak bunun dünyanın her yerinden kullanılmasının sağlanması, radyo frekanslarıyla uzaktan kumanda edilen bugün kullanılan füzeler, yüzlerce mil etkili bir elektrik kalkanının oluşturularak girmeye cesaret eden düşmanın anında yok edilebilmesi gibi bazıları bize bugün bile hayali gelebilecek birçok projenin ardında, Nikola Tesla’nın teknolojisinin izlerine rastlanmaktadır. 1930’larda Tesla söz konusu ölüm ışınını ve kimsenin geçemeyeceği Tesal kalkanını yapabileceğini açıklamıştır. Pek çok araştırmacıya göre HAARP Projesi, ilk kez Tesla tarafından ileri sürülen konseptleri kendine temel aldı. Pentagon, HAARP Projesi ile “Tesla teknolojisini” yeniden yaratıp, bu teknolojiyi tehlikeli amaçlar için kullanmayı hedefliyor.
• “The Fantastic Inventions Of Nikola Tesal” Adventures Unlimited Pres.

2006-08-26 10:31:51

Cvp

Master chief

Bu tür konularla ilgilenen zamanında bi blue files denen bi büyük şirket vardı onlarda işin içinden çıkamayıp araştırma projesini ve şirketi sonlandırdılar...Bu Marconi Teslanın teknolojisini uzaydan gelen gemi sanmış olabilirler..zaten roswell olayında da düşen bi gemi yoktu aslında hava drumunu ölçmekte kullanılan radyozende balonu düşüp patlamıştı..Bu üçgen şeklindeki halkın ufo dediği gemilerde aslında hitlrein geliştirmiş olduğu uçaklardı..işin enteresan tarafı hala 51. böglenin çevresinde tepelerin falan olduğu yerylerde teknoloji geliştirdikleri söyleniyor..bence bu konunlar birbiriyle bağlantılı abi...

2006-08-25 14:04:27

Cvp

chrome_nickel

eğer bu yazı doğruysa, o zaman einstein sadece bizim önümüze konmuş bir kukla sayılır. izafiyet teorisi de bu adamların temellerinden geliştirilmiş bir özetten ibaret olabilir. ama bu durumda hitler, dünyanın en iyi insanı sayılır.

öte yandan, zaten bir çok dünya firması, teknoloji ar-ge´si konusunda komik gelmesin, 4. boyutu keşfin peşinde...

bizim bildiğimiz 3 boyutlu uzay aslında bizim bildiğimizden farklı olarak şimdiye kadar teoride tespit edilebilen 11 boyuta sahip.

sadece 4. boyutu bile keşfetmemiz bütün dünya teknolojisini milyonlarca yıl ilkel bırakacak kadar büyük bir gelişme sayılabilir. ama bu günün teknolojileri ile 4. boyutu keşfin mümkün olup olamayacağı söz konusu.

4. boyutun keşfi halinde zaman kavramımız kökünden değişecek. çünkü uzayda bazı cisimlerin bizim henüz algılayamadığımız şekilde boyut değiştirerek dönüştükleri yada evrenin farklı yerlerinden farklı yerlerine ilerledikleri gözlemlenebiliyor.
bir cisim görüyorsunuz. uzayın solunda, üzerinde yeni kocaman bir leke var belirli bir formda. üç gün sonra bakıyorsunuz cisim yerinde yok. uzayın sağına gitmiş. ki.. o kadar yolu iki günde alması imkansız. trilyon ışık yılları söz konusu. sonra bakıyorsunuz üzerindeki aynı formdaki leke daha küçük. sanki, uzayın solundaki görüntü daha eski ama, aslında daha yeni. bir zaman mesafe çelişkisi söz konusu. bu durumda teoriler destek kazanıyor.

einstein´in teorisi zaten zaman kavramının sabit olmayışı, hız ve harekete göre yada başka oluşumlara göre farklı yön ve hızda olduğu üzerinedir.

birileri bunu keşfetmiş ve artık yılların verdiği yorgunlukla, şu zavallı aptallarla biraz dalga geçeyim de stres atayım diyordur belki :)

ama öte yandan ben hep merak etmişimdir. bu ufolar kardeşim sen tut milyon ışık yılı tep gel, o teknolojiye sahip ol. ama dünyaya gizli gizli in çık. madem o kadar teknolojiksin. vur insanların kafasına al lokmasını. :) niye gizli gizli iniyonuz. korkuyonuz mu? korkuyosanız evrende gezegen mi kalmadı kardeşim. madem teknolojiksiniz. ahanda. nasa marsı dünya gibi yapacam diye araştırma yapıyor. kullanın teknolojinizi marsa yerleşin. bizde komşuluk adettir. dostta oluruz...

bu açıdan bakarsak, dünyaya neden gizli gizli indikleri belki açıklanabilir senin yazınla. yani zaten dünyada olup da dünyadakilerden gizlenmek mantıklı. ama kuş ucsa, dünyanın her yerinde duyuluyor artık. yani iletişim teknolojileri sayesinde ve dünyayı saran internet gibi bir teknoloji devrimi söz konusu iken bazı bilgilerin bariz şekilde saklı kalabilmesi artık mümkün değil. hele hele süper yüksek teknolojili yeraltı şehirleri kurmak için kullanılacak teknolojik donanımlar, o kadar mühendisi bilim adamı, o kadar işçisi kölesi... bu kadar insanın sürekli belirli yerlere akması, bir çok insanın dikkatini çekerdi diye düşünüyorum. eğer söz konusu bu adamlar zaten 4. boyut mucizesini keşfetmişlerse, zaten dünyada şehirleri falan kalmamıştır. dünya gibi uzaya göre kısıtlı maden ve hammadde yoksunu bir gezegen yerine, herhangi sönmüş bir yıldızda uzayı sarsacak teknoloji hatta voltron bile yapılır :D...

2006-08-25 14:48:57

Cvp

burakkiyici

ya şimdi bu konu dogru olabilir bilimsel komplo olarak geçsede ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler.bence bu teknolojilerin birçoguna sahipler zaten ama nasıl gün yüzüne çıkaracaklarını düşünüyolar.Mesela molekuler transferi düşünün suan hayata geçmiş olsa dünyada neler degişirdi?
mesela uçak otobüs araba ve diger taşıma araçlarının üretimi durudu ki burada çok büyük sanayilerden ve yılda milyarlarca dolar argelerine yatıran şirketeler var

2-enerji tüketimi sıfır petrol dogalgaz bor vs.. gibi madenlere ihtiyac yok ozaman büyük devletlerde yok savaşlarda yyok buna baglantılı olarakda savunma sanayi ve savaş araçları sanayisi yok

3-taşımacılık ve kargo

bu saydıklarım bir kaçı.Şimdi amerika veya rusya çıktı deiki molekuler transferi hayata geçirdik.Dünyanın ömrü 1gün bile sürmez sermaye sahipleri budurumdan hiç hoşlanmayacaktır.
dogal olarak bu ve bunun gibi teknolojik gelişmeler elbet birgün hayata geçicek.Ama dünyada hayat kalmadıgı ve tüm kaynakalar tüketildigi zaman
demekki yeni tüm buluşlar böyle net köşelerinde bilimsel komplo adı altında hoş vakit geçirelecek birer konu olmaktan uzaga gidemiyecekler...

2006-08-25 16:49:46

Cvp

arkhe74

burak ne çaktın kanka be.. banada söylesene.. kafası iyimiş valla :D

2006-08-25 17:37:47

Cvp

çağatay köroğlu

yazıyı okuyunca red alert 2 oynayası geliyor insanın :) ben artık bıraktım bu tür şeylerle ilgilenmeyi aldığım tüm dergileride attım çünkü kimin doğru kimin yalan söylediği belli değil :(

2006-08-25 18:02:06

Cvp

burakkiyici

levent beytin fırtınası bunun adı.anlamaya çalıştıkça insanın beyni uyuşuyo dimi:))

2006-08-25 18:51:07

Cvp

Hunturk

Bu konu bana Erich Von Daniken´ in "Tanrıların Arabaları" kitabını hatırlattı.

"On bin yıl öncesinin insanı için uzay yolculuğu bir sorun değil, bir gerçekti. Bunun ispatı karanlık geçmişte tanrıların bıraktıkları ve bugün anlamını çözmeye çalıştığımız sayısız izdir..."

2006-08-26 01:10:37

Cvp

çağatay köroğlu

Tanrıların arabalarını okuduğumda çok şaşırmış ve heyecanlanmıştım daha sonra kitapta geçen bazı konuların abartıldığının farkına vardım ve yeni araştırmaların Von Daniken in tezlerini çürüttüğünü yine başka bir kitaptan okumuştum ama elime geçse baştan sona yine aynı zevkle okurum

2006-08-26 02:01:10

Cvp

burakkiyici

tanrıların arabalrında von daniken bizim duymak istedigimiz ama ispata ihtiyac duydugumuz seyleri ispatlamışcasına hararetli anlatması o seriye baglanmamızı saglıyodu bence.10-12 sene önce okumuştum ,sad-t dedigin gibi suan olsa yine aynı bi solukta okurum:)ama aynı piskoloji ve inançla degil tabi:)

2006-08-26 10:31:51