İşte ´´ATATÜRK´´ böyle bir insandı ! - sayfa: 2

bizim halkımız genlerinden dolayı kolay galeyana gelen bir toplum. dolayısıyla, biz de böle en ufak şeyleri konu ederek kalkıp ayaklanıp kafa göz yarıp oturalım bilinçli olalım bunlar bizi kemiriyor diyorlar. sonra baktık biz dikleniyoruz. sonra kendi toplumlarına gösterip bakın türkler ne kadar azgın ve kontrolsüz bir ırk diyorlar. sonra aslında bize karşı bir fikirleri olmayan kişiler bizi kötü biliyor. sonra da bize karşı cephe alıyorlar diye biz de onları kötü belliyoruz. sadece bir avuç güç hırsı olan lider bozuntularının emellerine göz göre göre kendimizi alet ediyoruz. cg-designer´in gösterdiği örnek gerçekten tam doğru bir yaklaşım. ilgisiz kalıp onları kendi oyunlarıyla ilgilenmeden, toplumumuzu bilinçlendirmenin ve eğitim seviyesini artırmanın yollarına bakmalıyız. toplum bu kadar cahilken. aha bak bu düşman desen aha bu düşman furayım falan der sadece. kimi gösterirsen ona vurur. bu da bizi gerçek bir terörist yapar. eğer bu kadar milliyetçiysek, yapılan asıl oyunları görüp oyunların karşısında bana vuruyorlar ben de vurayım .dur vurma gözüyle bakmak yerine, bana vurmaya çalışıyorsunuz ama bizim sizle bir sorunumuz yok. oturun oturduğunuz yerde gibi bir yaklaşım izlemek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. çünkü geçmişe baktığımızda, türklerle savaşmanın en pratik yolunun türklerin dik başlılığından kaynaklanan kişilik zaaflarına saldırıda bulunmak olduğu apaçık ortadadır. Atatürk zamanındaki insanlar Dik başlı oldukları kadar da cesur ve savaşacak gücü olan zeki insanlarmış. şu an ne yazık ki eğitim dengesizliğinden o kadar zeki bir toplum değiliz. ve savaşmanın tek yolu onlardan daha iyi bir eğitime sahip olmak. çünkü herkes hulki cevizoğlu olursa, bizi basit oyunlarla kandıramazlar ve üzerimizde hüküm sürmeye çalışmazlardı.

her zaman bu millet adam olmaz deyip duracağımıza, bence herkes kendinden sadece günde 15 dakika daha fazla zaman ayırarak bildiğini bir başkasına daha aktarıp toplu gelişime biraz daha katkıda bulunarak en güzel vatandaşlık ve milliyetçilik katkısını yapar.

çünkü bu toplumu ancak eğitim düzeltir. elbette bir başkasına 3ds max´ı anlatmak o adamın kültür ve anlayışını değiştirmez. ama daha fazla şey bilmesi gerektiğini gördükçe, ister istemez daha fazla şey öğrenmeye yönelecektir.

yazdıklarım belki komik gelicek ama.. zaten böyle şeyler bize komik geldiği için bizi barbar biliyorlar. herhangi bir durumda diklenip vurup kırmak gibi hayvansı bir davranışa yatkın bir toplum olduğumuzu kabul etmemiz lazım. ve bunu mertlik düzeyini insanlık sınırında bırakarak özgür bir toplum olduğumuzu göstermemiz lazım.

bir gerçek varsa, o da eğitimlilerin herzaman eğitimsizlere hüküm sürdüğüdür.

( eğitim derken elbette herkes okula gitsin fizikçi olsun değil. biri bana bağırıyor ben de ona bağırayım cehaletini, biri bana bağırıyor, neden bağırıyor? sorunu nasıl çözer ve yaptığının yanlış olduğunu nasıl gösterebilirim eğitimi... )

+1 kadir[G22][G22][G22]

yönetimden yönetmekten yönetilmekten bahsediliyorsa alın size yaşanmış kısa bir hikaye daha bakın bu devleti yöneten görünenve görünmeyenleri ben yorum yapamıyorum açıkcası artık......

Yaşayıp yaşamadığı araştırılan ama bence yaşayan yeşille hayat beni askerde karşılaştırdı 1995 yılında bingöl de asker iken 1 kez korucu başı olarak tanıdığım ama yeri geldiğinde astsubaylara bile emir vermesine şaşırdığım yeşil kendi sülalesinden vana hastaneye gitmesini istediği biri için malatyadan askeri helikopter getirtti bende sıhhıye eri olarak helikopterde yeşil MAHMUT YILDIRIMA YANİ EŞLİK ETTİM HASTAYI VANA BIRAKTIKTAN SONRA beraber bingöle döndük bana sadece nereli olduğumu sordu ankaralı olduğumu söyleyince ankaradaki akrabalarının oturduğu semtleri söyledi helikopterde gürültüden hiç konuşmadık zaten...Bingöle geldiğimizde pilot üsteğmen hava astsubaya ve biz iki ere teşekkür etmek için bingöl de bi otelin altında yemek verdi o sırada DYP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MİLLETVEKİLİ KAMER GENÇ alkollü bi şekilde otel retuarınta alkollü bi şekilde bağırıp çağırıyordu ve yeşil kamer gençi yanına çağırdı kamer genç onu tanımadı onada bağırdı oda kamer gençin yanına gidip onu tokatladı oradaki polisler ve kamer gençin korumaları dahi bişey diyemedi .. yemeğimizi yeyip birliğe geri döndük...
sonradan kamer genç yeşille uğraşmış.....

memleketin dertleri çöz çöz bitmez. ama balık baştan kokar sözünün ne kadar doğru olduğuna ben kendimce dolaylı bir yanıt arıyorum...

Atatürk, cumhuriyet denen bi uygar toplum düzenini memlekete getirmiş. dolayısıyla cumhuriyetin gereği olarak bir millet meclisi ve bu meclisin başkanları oluşturulmuş. ortada bir sorun varsa, balık baştan koktuğuna göre, demekki millet meclisi kokuyor ki, ülke cürümüş...

ama öte yandan... yönetim, kayıtsız şartsız milletin kendine ait olduğuna göre, millet kokmuş ki meclis kokuyor :)

medyayı ve dünya basınını, insanların önüne konan ve kokan balığın kokusunu kapatan renkli pastalardan yada kokan balığın kokusunu gizleyecek başka kokularla süslenmiş salatalar diye düşündüğümden alakasız kaldığım için pek takip edemiyorum. ama arada denk geldiği kadarıyla halkımızın büyük çoğunluğu

birisi bizim bayrağı yere atınca, "noluyo lan orda" gibisinden bi tavırla ayaklanıp sokaklara dökülüyor.

aynı kalabalık

memurlara %5 - 10 zam yapıldı diye gene " niye basıyosunuz kardeşim kuyruğumuza" diye sokaklara dökülüyor

aynı kalabalık

israil filistini ağlatıyomuş "niye ağlatıyon bakim" diye sokağa dökülüyor

aynı kalabalık

işçilerimizin sendikası olarak işçilerimize yapılan " az zammı protesto ediyoruz " diyerek sokağa dökülüyor

aynı kalabalık " nedir bu kardeşim şekere zam sigaraya zam benzine zam iliğimizi mi sökceniz " diye sokağa dökülüyor.

daha sokağa dökülme oranının %10´una gelememişimdir. yani her daim sokaklarda bişeyleri protesto eden milletimiz.

" galatasaray avrupa şanpiyonu " diye de sokağa dökülüyor, kayserispor adanasporu yendi diye de sokağa dökülüyor...

nedense benim gözüme.. bi sokağa dökülme geleneği görünüyor sürekli.

yani... sebep sanki önemli değil.. yani bayrak yere atıldı diye kendini sokağa atıp vatan memleket hasretiyle galeyana gelmiş insanların yarısı ellerine vize tutuşturulsa ayda 4000 dolar maaş alacam yaşasın deyip amerikaya zıplayacak yapıda olma ihtimalleri ne kadardır diye toplumumu aşağılamak hoşuma gitmicek.

kendi memleketinde asılıp kesilenlere, daha pkk sorununa çözüm bulamayışına bi perde çekip başkasının ülkesini kendi problemlerini bir kenara atıverip haydi israile diyen toplumun, yarın japonyayı doğruyorlar onlar bizim kardeşimiz desek onlara da koşar, ertesi gün güney batı sahilleri samoası ülkesinde açlıktan ölüyorlar desek, ekmek toplayın ağalar dicek.. ama trafikte taksideyim. adam önündeki otobüs aniden durunca çarpmamak için ani fren yapıyor. taksi arkadan adamın arabasına dokunuyor ve tamponlardan çatırtılar geliyor. iniyor taksici adama lan ..... çocuğu ne biçim fren yapıyon sen diyor. şimdi ben diyorum bu kadar insanlığa ve insanlara duyarlı bu insanların bu davranışlarını bir psikoloji süzgecinden geçirirsek...

ben Türk düşmanı mamboronyaland olsam, kendi ülkemde idam edilecek bir iki adamı alırım, adamlara siz zaten öleceksiniz. eğer böle böle yaparsanız sizi bu ülkede kahraman ilan ettiririm derim. adamları salarım Türkiyeye. bir kaç terörist eylem yaptırıp, sonra da siz zavallı beceriksiz zayıf ve ilkel bir toplumsunuz dedirtip sokakta da bir kaç masum türk katlettirirdim.

ardından bişey yapmaya gerek yok. bütün Türkler anında Mamboronyaland düşmanı. Mamboronyaland´da mamboronyaland´ın yöneticileri dışında hiç bir kişinin daha türklerden bile haberi yokken. bütün türkler mamboronyaland düşmanı. sonra Türkiye Mamboronyaland´a düşman olunca "Mamboronyaland´lılar da cahil ya. niye düşman oluyonuz lan bize? siz kendinizi ne sanıyonuz lan?" havasında bi düşmanlık besler mi? besler...

sonra da mamboronyaland´ın yönetiminin düğmesine basan comboronyalandlıların yönetiminde iddiaya giren iki asıl yönetici :
- cumburu, sence Türkler mi ilk mamboronyaland´a saldırır, mamboronyaland mı Türkler´e saldırır?
- valla mumburu, bana kalırsa bu Türkler toplanır iki gün sora, gidip şunların kafasına gözüne vurup gelek derler.. Mamboronyalılar biraz pasif. ama cahil abi bunlar belli olmaz. biz kuyruklarına bastık mı? bastık. bırak birbirlerini yesinler. hangisi zayıflarsa, biz gider kafasına gözüne vurur otur bakim sen burda, ben konuş demeden de konuşmucaksın tamam mı deriz. nasılsa ikisinin de ekmeği bizim.
- sen yeni yaptırdığın yatın vergisini ödedin mi?
- aaa unuttum ben onu.. Mr. coromba, yarın lütfen hatırlatın ülkenin sermayesi önemlidir.
- emredersiniz efendim....

-----------
bir gün Fatih Sultan, bencil insanlarıyla tanınmış bir köyden geçmekteymiş sefer sırasında.

insanların gerçekten bencil ve islamın değerlerinden uzaklaşmaya başladıklarını görünce bütün köylüyü toplamış. köy meydanındaki büyük havuzun suyunu boşalttırmış. köylülere dönüp :

sabah bu havuzu süt dolu görmek istiyorum. her haneden bir kova süt dökülecek havuza.

ferman fermandır deyip köylü evlerine dağılmış. köylünün biri " ulan şimdi herkes havuza süt dökecek. ben bi kova su döksem karışır gider kimse de bişi anlamaz.. demiş ve havuza o gece süt yerine su dökmüş. sabah olmuş. padişah bütün köylüyü toplamış havuzun etrafına.. sonra görülmüş ki, havuz su dolu.

---------
Adamın birisi bir sabah sahilde yürüyüşe çıkmış,
bir bakmış geceki fırtına yüzünden kumsalda yüzbinlerce deniz yıldızı,
yükselen güneş ile kuruyup ölmek üzere ve can çekişiyor
Tüm sahil göz alabildiğine bunlarla dolu.
Birden uzakda hareketli bir karaltı görmüş yaklaşmış,
bir bakmış yaşlıca bir adam,
durmaksızın hızla yerden yıldızları tek tek alıp suya atıyor.
Bizimki sormuş
- ne yapıyorsun?
- yıldızları ölmeden denize atıyorum
- iyi de yüzbinlerce var, hepsini kurtaramazsın, üç beş tane ile ne değiştireceksin?

Adam yerden bir yıldız daha almış bizimkisine gösterip denize atmış

- evet hepsi için birşey yapamam belki, ama bak şimdi bunun için çok şey değişti!

---------------

ben çok iğneli çok uzun yazdım. zate bu konu fazla siyasete dönüşüyor. kilidi yer tez zamanda :).. ben de ban´ı yemeden susayım artık.

uzun kısa bir öykü bu, sıradan sessiz bir film gibi
görevim anlatmak oldu, akıtmak bendeki zehri!
yıllar önce bir genç vardı, yüreğini yakan bir sevda,
ışıltılar sönük kaldı,herşey böle başladı,
tutunmuştu köşe başı, kalmamıştı açık kapı,
varolmaktı tek sorunu, kaçtı durdu yıllar boyu,
sonra bakmış dünya yokmuş, umutları kaçmış gitmiş,
parasızlıkta nam salmış, çareyi kaçmakta bulmuş,
gördü bunu hayra yordu, güzel şeyler istiyordu,
oysa güzel atıf vardı, çok paraya satılırdı,
ÇÜRÜK ÇARKLAR , büyük çarklar birbirinden ne anlar
döner durur zevke dalar, yeni dişliler arar,
kendi oldu kendi dişti, bilmediği yola girdi,
gördü bütün gerçekleri
sustuu,
oda herkes gibi
şehir heyecan, bunu ben kendimden yaptım.
beyaz saçlar, gözler söndü, DÜŞÜMDEKİ düşte kaldı,
.. uzat kendini, kalmamış derman derdini
yoksun bu mükemmeli, sende inanma sözüne,
KRAL nerde diye sorma, sende bende bizde, onda
çıplak diyen kral olur, taç giyen tahtına oturur tahtına ,
patron burda, köyde ağa, evde koca, okulda hoca,
kral vardır her tarafta, krallıklar ülkesinde,
doldurur semer kesesini, .. görür kaybedeni,
ne zaman baksa aynaya
İTAAAAAAATTT et, biz kralız!
dost kondurma kendimize, aslında yok terzi bile
GİYSİLERİ BİZ YAPARIZ!


kral çıplak arkadaşlar, kral çıplak !

kurtardınız mı? ülkeyi dünyayı evreni görünen ve görünmeyen herşeyi

bırakın bir konuda kapanmadan açıldığı gibi dursun kardeşlerim bırakın bir an bile olsa karşımızda duran gerçekleri görmeyelim ne olur yani salın kendinizi aklınızdaki boş bir denize bırakın içinizdekileri ve toplayın her birini beni kendinizi geleceği geçmişi boğulmalarına ramak kalmışken

bırakın ders almayı iki dakika bakın ne çabuk ve güzel geçti o zaman iki dakikacık

sonra silkelenin işte burdayım hayatın gerçeğinden ve yalanından bıkmışım atmışım kendimi buraların yalanlarına diye bağırın kendinize ve alın aynadaki aksinizi karşınıza gördüğünüzü beğenmiyorsanız konuşun onunla ve ders alacaksanız ondan alın bırakın iki dakika ortalık dağınık kalsın aklınızın kütüphanelerinde

ama yapmayacaksınız değil mi?

sizde biliyorsunuz hiçbirşeyin değişmeyeceğini konuşmalar ve konuşmalarla en azından burada

sadece yaşamayı deneyin sevdiğiniz her kim yada her neyse onunla...

biz sadece fikrimizi paylaşıyoruz sad kardeşim, send e paylaş :) ne yapıp yapmayacağımıza kendimiz karar verebiliyoruz biz

bizler denize geri dönmeye çalışan yıldızlarız, en azından koyvermedik kendimizi, hayallerimiz uğruna yaşıoruz, ve hiç vazgeçmedik, bak saat 4 ü geçmiş, biz hiç vazgeçmiyoruz, düzelir herşey, istemisini biliceksin önce!

gerekiyorsa ülkemizide kurtarırız, heryeride :)

kimileri feryat figan anlatır derdini, kimileri için derin bir suskunluktur en güçlü çığlık...
Kurtarıcısı olmak memleketin ne haddimize en azından koruyucusu olabilsek keşke her birimiz bi nebze..
Sevmektir özü bir şeyleri koruyabilmenin..Vatanı sevmek..Kendini sevmek..Çocuğunu sevmek..Evini sevmek..İşini sevmek kolaydır.Farklı olanı sevmektir zor olan..Kendinde olmayanı ve kendinle hiç bağdaşmayanı da sevebilmektir en büyük erdem..
Büyük büyük laflar edip küçücük eylemlerle yetinmek zorunda kalışımdır acı olan..ve hüznün içinde yeşermiştir en tutkulu umut kimi zaman..
Sevdiğim ve sevmeye çalıştığım herşeyiyle yaşadığım bu vatan için önünde saygıyla eğiliyor küçük bedenlere sıkışmış kocaman sevgiler yolluyorum sana.. Aciz değiliz olmayacağız ve feryatlara boğulup kalmaktansa akıllıca susup koruyacağız senin kurtardığın herşeyi...Hüznümüzün içinde yeşerttiğimiz umutlarla..

beyin fırtınası bu arkadaşlar bırakın artık 80lerin bastırılmış zihniyetini bana dokunmayan yılan bin yasasın düşüncesini.Özgürleştirin kendinizi bari kendiniz için yapın.nasıl olsa bir moda bugünlerde dünyada özgürleştirme hareketleri.Neden kapansinki topic?kimse kimseye hakaret etmiyor kendince ve uslubunca biraz düşünmeye çalışıyor.Birileri bizi özgürleştirmeden biz onlara fırsat vermeyelim bari biz özgürleştirelim genç beyinlerimizi.kendi kendine düşünmekten sıkılmış bir toplum olduk artık bırakın bilelim deryanın kadirin nilüferin ve daha nicelerinin ne istedigini.polygonlarmıdır sadece hayatta paylaşılan.Konuşulmazmı hiç yaşama dair ailinin mehmetin hüseytinin dertleri.Biz konuşmayalımda başkalarımı konuşssun biizm yerimize.Burası özgür bir ülke bizde özgür insanlarız.Elebetteki biliriz eleştirilerin dozunu.Göç etmicek bu beyinler.burda kalıp özgürleşecek.....

bende biliyorum Kadir herkesin kendi kararlarını verebileceğini herkesi özgür akıllı vatanını seven vs vs olduğunu siz nasıl içinizden geleni söyeldiyseniz bende içimden geleni söyledim o an için

yoksa ben vurdum duymaz bir hayalperest değilim...