Yeni Nesil Bilgisayarlar ve 3D

Yeni Nesil Bilgisayarlar ve 3D

omnivolus

Veri saklama ve işlemede yaklaşık elli yıldır hükümranlığını sürdüren dijital sistemler, son yıllarda transistörlerin yerleştirildiği silikon krakerlerinin molekuler yapısında bozunum gerektiren elektron fazlalıklı ya da eksikli atomların olabildiği denli artması ve sınıra yaklaşması sonucunda artık daha fazla gelişemeyeceği bir noktaya geldi.

Anlayacağınız bilgisayar mimarisinde tıpkı 1948´de moleküler transistörün bulunuşu gibi bir devrim yapılamazsa, her iki yılda bir donanım fiyatının yarı fiyatına düşeceğini, olmazsa sektörün batacağını öngören kuramların şimdiye dek doğru şekilde çalıştığı da göz önünde tutulursa başka bilgisayar almamıza gerek kalmayacak.

Ancak piyasaya girişi beş-on yılı bulabilecek olan yeni gelişmeler var. Örneğin transistör yerine atomları kapı olarak kullanan; atomların etrafında döndürdüğü elektronların yukarıya ya da aşağıya doğru devinmelerini 0 ya da 1 olarak kabul eden, ayrıca üst üste yığılabilen ve yine de yarı iletkenliklerinden yararlanılabilen fulleurene ve karbon atomlarından yapılmış kuantum işlemciler, 2000 yılından bu yana 3, 5 ve nihayet 7 kubitlik (şimdiki misal 64 bitin karşılığı olarak) işlemcilerin yapıldığını, 2002 yılı verilerine göre IBM tarafından yapılan 7 kubitlik işlemcinin aynı anda 7 üzeri 2 sayısınca hesaplama yapabildiği, bunun da şimdiki işlemcilere 49 kere pabuç giydirdiği açıklandı.

Ama durun, daha beterti var. 1997 yılında Adleman adlı bir eleman DNA zincirlerini işlemci olarak kullandı ve organik bilgisayarın temellerini attı. İlk yapılan DNA temelli bilgisayar (içinde su, tuz ve DNA lizözü bulunan birkaç tüpten ibaret) ile şehir şehir dolaşan satıcı problemi olarak bilinen meşhur pazarlama sorununu, yedi şehirlik bir tasarım için DNA iplikçiklerini işlemci olarak kullandı ve doğru sonuca ulaştı.

Henüz input (klavye, mouse, tarayıcı vb.) ve output (monitör, yazıcı vb.) donanımı dijital olmaktan öteye gidemeyen ancak veri saklayan ve işleyen mimarisi organik olarak tasarlanan bu yeni nesil bilgisayarın olası gelişimleri hakkında şöyle öngörüler var:

Her bir DNA molekülü (ortalama uzunluğu açıldığında 2 metre kadar, ancak mikroskopla bile görülemiyorlar) hem işlemci hem de veri saklanabilen alan olarak davranabildiğinden, zincir sayısı arttıkça işlemci sayısı da artıyor. Şu anda geliştirilen DNA bilgisayarlar bile halihazırdaki en iyi işlemcilere ve hard disklere, hem hız, hem alan, hem de yeterlilik açısından birkaç yüz kere tur bindiriyorlar. Ancak asıl korkulan bu değil.

Asıl korkulan şu: DNA bilgisayarlar öğreniyorlar, yani onları kullanmanız için işletim sistemi yazmanız gerekmiyor. Yapılan ilk işlemde bile (biraz önce anlatmaya çalıştığım satıcı probleminde) herhangi bir işletim sistemi kullanılmadı; şehir sayısınca seçilen DNA bazları kendiliklerinden doğru sonuca ulaşabilecekleri birleşimleri ve dizilimleri ürettiler.

Henüz program kullanımının nasıl olacağı hakkında bir veri yok, ancak 3D´ciler için şöyle olacak gibi görünüyor: Diyelim ki mimarsınız ve bir sipariş aldınız. Evin yapılacağı arsayı gördünüz, müşteri isteklerini not ettiniz ve büronuza dönüp bilgisayarınızdan çıkan birkaç elektrodu başınızın orasına burasına bağladınız. Sıra geldi müşteri isteklerine ve arsa durumuna göre evi hayal etmeye. Siz hayal ettikçe bilgisayarınız onu 3D programda oluşturmaya başladı ve bu arada siz ne box´larla ne line´larla uğraştınız, hatta mouse´u bile ellemediniz.

Budur.

2005-06-20 15:47:16