-bir taraf olmak...

-bir taraf olmak...

kurt

bakımsızlıktan çürümeye yüz tutmuş, loş bir koridorda, herbiri ayrı bir senaryonun
failleri olarak mübaşirin ismimizi çağırmasını bekliyoruz. İki saat oldu, içimden sigara içmek
geliyor fakat "koridorda sigara içmek kesinlikle yasaktır" yazısı gözüme ilişiyor. Bir kaç
dakikalığına dışarı da çıkamazsın, her an sıran gelebilir. Sabrediyorum... Bir ara kapısında
beklediğim 2.Asliye cezadan üzerinde cübbesiyle genç bir avukat çıkıyor, yanında iki de arkadaşı
veya müvekkilleri hemen kapının önünde durarak konuşmaya, muhabbete başlıyorlar. Etraf kalabalık,
herkes kendi probleminin kritiğini yapmakla meşgul. Genç Avukat cebinden bir sigara çıkarıyor,
çakmağıyla yakıp bir güzel nefes aldıktan sonra, sigara tuttuğu eli biraz havada göstere göstere
fiyakasıyla konuşmaya devam ediyor.
Ya ben gerçekten çok farklı bir insanım, yada gerçekten farklıyım. "Burası bir mahkeme salonu,
burada kimler olur? Hakimler, savcılar, avukatlar, polisler birde suçlular veya suçlamayla karşı
karşıya kalmış zanlılar. Bunlar ne yapar? Var olan kanunlara uymayanları yakalayıp, gerekli cezayı
vermek, yasaları uygulamak ve kontrol etmek bu kişilerin görevi değil mi? Peki suçu bunlar
işlerse ne olacak, kanunu uygulamak, kontrol etmekle görevli insanlar suçu kendisi işlerse...

Avukatın bunca mahkeme kapısının koridorunda, ben ve bunca insanın gözü önünde ve hemen
arkasındaki "sigara içmek kesinlikle yasaktır" yazısına rağmen sigara içmesi zoruma gitti.
Gitmeli de. İnsan olan, insan haklarına uyan ve buna saygılı olan her insanın zoruna gitmeli...
Hemen karşıda gazetenin spor sayfasını okuyan polis memurunun görevi ne? Bu sigara içme yasağını
çiğneyen adamı uyarmak, yakalamak polis dururken benim görevim mi? Görevinin farkında olmayan
memura görevini hatırlatmak için sakince yanına yaklaştım ve "-Burada sigara içmek serbet mi? " diye
sordum. !-Yoo hayır" diyerek cevap verdi. "Ama bak Avukat sigara içiyor" dedim. Pervasızca
bulunduğu yere çökmüş, yaptığı işten hoşnut olmadığı her halinden belli polis memuru yine
pervasızca "- O Avukat, içer..." diyerek kafasını çevirdi. Bu cevap bana sanki küfür gibi geldi.
Bir an polise bağırmak geldi içimden, bağırmadım, çakarıp bir sigarada ben içecektim; bakalım
polis bu defa ne yapacak, görelim diyecektim, yapmadım, yapamadım, zaten bir polise karşı çıktığım
için sanık olarak orada bulunmakta, davamı beklemekteydim... lanet olası dünya...

Şimdi siz belki bir sigara olayının önemi ne ki diyeceksiniz. Hayır! çok önemi var. Bu bir
zihniyet meselesi. Eğer orada sigara içen normal bir vatandaş olsa, o polis memuru ağa, paşa olur,
görevimi yapıyorum diye böbürlenirdi. Verdiği cevap, üzerinde taşıdığı elbiseye, vatanına, millete,
kanunlara saygısızlıktan başka birşey değildir. "Biz birbirimizi koruruz, çünkü birbirimize
işimiz düşüyor, kanunlar sizin için geçerli" mesajı vermiş oluyor. Bu sözün Türkçesi budur. Burası
gerçekten kanunlarla işleyen bir hukuk ülkesiyse o hukuk bütün insanlar için geçerli olmalı değil mi?
Birileri, hele kanunları denetlemek, korumak ve savunmakla görevli birileri, işlerine
geldiği zaman kendilerini bunun dışında görürlerse, bu ülkenin hali ne olur?...

İçimde kızgınlıkla yerime döndüm. Avukatın tam karşısında duruyorum, dik dik gözlerinin
içine bakıyorum. Polisten hayır yok. O zaman iş başa düşüyor. Sabredeyim diyorum ama olmuyor. Yine
sakin ama laf vurmak maksadıyla Avukata "-O sigara yüzünden ceza alırsan seni kim savunacak" diye
soruyorum. Hah ha ha... türünden espri yaptığım zannederek gülüp o da kafasını öbür tarafa
çeviriyor. Dünya işte herkes kendini bir adam zanneder gider, gün olur bize akıl verip şöyle
yapmalı-böyle olmalı derler, gün olur söylediklerinin tam tersini kendisi yapıyordur, bilerek veya
bilmeyerek...

Benim bildiğim hayatta iki taraf vardır; Sağ-sol değil, Türk-kürt değil, Müslüman-Hristiyan
değil. "İyiler ve kötüler" şeklinde sınırları kesin belli olan bir ayrım vardır. Ve bir insan,
bilerek, isteyerek kendi kendine bir seçim yapmalı. Ben hangi taraftanım diye. Ya iyilerin
tarafındasındır ya kötülerin... Bu iki taraftan daha tehlikeli ve kötü olan bir grup daha vardır.
"Ortada olanlar" Zira bunlar bilerek ve isteyerek bir seçim yapmamışlardır. Bunlar kendi işlerine-
çıkarlarına geldiği zaman iyi olurlar, işlerine gelmediği-çıkarlarına uymadığı zaman kötü olur, yalan
söyler, kanunlara, hakka, hukuka aykırı hareket ederler. Bunlara güvenemezsiniz, yarın hangi
taraftan hareket edeceklerini bilemezsiniz zira... Ve dünyada böyle insanlardan ne Çok var...

2008-04-30 23:05:03

Cvp

arkhe74

bayram kurt geri döndü

teşekkürler ğaşam bu güzel metin için....

2008-05-01 00:47:44

Cvp

Problem

Senin şu epey önce olmuş olay ile ilgili durumlar devam ediyor sanırım umarım sıkıntılı hal çabuk biter kolay gelsin.

2008-05-01 14:46:58

Cvp

tcay

Yaşamak...

2008-05-01 16:20:34

Cvp

arzuuuuum

çok güzel bi anlatım.bende çok sinir olurum sırf yüksek mertebeye sahip diye bazı haklara sahip olabildiğini savunan insanlara heleki böyle mesleği ile alakalıysa biri diğer insnaların hakkını yiyor tam tersine davranmsı gerekirken diğeride güya işini yapmak için bi mevkide ama oda seviyeye önem veriyor anlaşılıyorki burada insanlığın önemi yok paran varsa iyisin yoksa daima ezilen taraf oluyosun.

2008-05-02 00:08:09

Cvp

tequila

peki siz neden şikayetçi olmadınız

tam yerindeymişsiniz hadisenin geçtiği yerde istemediğiniz kadar savcı mevcut

1-sigara içme yasağını ihlal ettiği için avukat hakkında
2-burada sigara içmek serbestmi sorunuza verdiği cevaba istinaden üniformalı polis hakkında

şikayetçi olabilirdiniz pekala

anlattığınız hikayeden çıkardığım sonuç ise sorumsuzluğunuzu başkalarının sorumsuzluğuyla kamufle etmek


----------

başkalarının hataları herzaman göze batar aynı hataları kendimiz yaptığımızda ise sınırları sonuna kadar genişletmeyi tercih ederiz

ohalde kendimize gösterdiğimiz hoşgörüyü başkalarından esirgemek ayıp olur, özeleştiri konusunda samimi olmak gerekir

şuna eminimki aynı yasağın ihlalini sizde defalarca yapmışsınızdır

hiç kimse sahip olduklarından dolayı bir başkasından üstün değildir yasalar herkes için aynıdır

iyiler-kötüler ve dumuma göre hareket edenler güzel tespit

2008-05-02 19:06:08

Cvp

kurt

İyiler-kötüler ve ortada olanlar. Ve bunlara ek olarak oturduğu yerden yazıp, çizip, eleştirenler. Kısaca asalak takımı. Bunlar başkalarının birebir yaşadığı olayları, zahmet çekip emek verdiği işi, sıcak taburesinde kahvesini yudumlarken kendince şöyle olmalıydı, böyle olmalıydı şeklinde yorumlar. Hatta bir çoğu bu işi profesyonel meslek edinmiştir, başkalarının işlerini eleştirerek para kazanır.
Okumak başka, anlamak başka bir şeydir. Hata farklı bir kavram, yüzsüz davranmak farklı bir kavramdır. Hata insana mahsustur, ufak kaçamaklar insana mahsustur. Bilerek yaptığı hataya diretmek, "hee öledir" demek hayvanlara mahsustur. Bir insanla-hayvan arasındaki farkı anlattık yukarıdaki yazıda.
İnsan toplum içinde yaşaya yaşaya, sıkıntılarla birebir karşılaşınca gerçekleri ancak o zaman iyi analiz edebilir. Eğer böyle problemler yaşamamış, aksine kendinizde zaman zaman kaçamaklar yapan insansanız ve hiç bir haksızlığa birebir canlı olarak karşı çıkmamışsanız, haklı olduğunuz halde-kanıtınız yok diye haksız bulunmak gibi olaylar yaşamamışsanız....canınız yanmamışsa, olayların nasıl döndüğüne bizzat canlı şahitlikler yapmamışsanız .... elbetteki hiç bir şey anlamayacak, okuduğunu bile anlamayacak, oturup tek yapacağınız şey "sen niye polisten şikayetci olmadın gibi... laflar konuşmak olacaktır. Hayat dışarıda her dakika her an iyi-kötü bütün halleriyle akıp geçiyor. Varsa bir bildiğiniz çıkın dışarı, yeri ve zamanı geldiğinde birebir uygulayın...Bu sınav herkese açık bir sınav...

2008-05-03 00:25:46

Cvp

tequila

bir şeyler yazmışsınız fakat siz neden şikayetçi olmadınız sorusuna cevap vermemişsiniz

tekrar sorayım

----

peki siz neden şikayetçi olmadınız

tam yerindeymişsiniz hadisenin geçtiği yerde istemediğiniz kadar savcı mevcut

1-sigara içme yasağını ihlal ettiği için avukat hakkında
2-burada sigara içmek serbestmi sorunuza verdiği cevaba istinaden üniformalı polis hakkında

şikayetçi olabilirdiniz pekala

---------

iyiler-kötüler, dumuma göre hareket edenler, asalak takımı kategoriler artıyor iyi gidiyorsun

2008-05-03 08:16:58

Cvp

kurt

Olabilir, belki de gerçekten anlamakta zorlanıyorsun... sonucunda birşey çıkmayacak dava için
mahkeme kapılarında beklemeye gerek yok da onun için. Sen kendi kafanda olayı nasıl
canlandırdın bilmiyorum ama onca savcı dediğin, herbiri bir mahkeme salonunun içinde oturur ve
sen çat kapı birine dalıp dışarıda şöyle oluyor diyemezsin. Kısaca ilgili savcılığı yazılı
olarak suç duyurusunda bulunacaksın, sonra da iddialar savunmalar vs. Polis ne diyecek "hee
öle dedim" mi? Avukat ne diyecek "Evet salonda inadına sigara içtim" mi? Şahidin varmı? etraftaki
diğer sanıklar mı gelip sana şahidlik edecek polis aleyhine ve bir sigara meselesi için...

Sen hiçbirşey yaşamamışsın sanırım, Ve yaşamadığın hayata dair sakın görüş ve eleştiride
bulunma. Ama belki şöyle olurdu, vatandaş olarak hakkı aramak, felan filan gibi
lakırdıları da kendine sakla. Sen karşına böyle benzer olaylar geldiğinde bildiğin şekilde davran.
En iyi öğretmen yaşadığın acı tecrübelerdir. Bunlar sayesinde ne zaman nasıl hareket etmen
gerektiğine karar verirsin. Benim için, artık içimi rahatlatacak sonuç almak önemli. davacı olmuşsun,
daha beter sıkıntı yaşamışsın, hayır! bu artık beni kesmez. ben bu aşamayı geçtim. haklılığımı
ispatlamak ve korumak gerektiğinde de kendi bildiğim şekilde
hareket etmem gerektiğini anladım. Sonu benim zararıma da olsa içimi rahatlatacaksa, o anda uygun
bir cevap, söz, gerekirse kavga, sonu olmayacak bir davanın peşinden koşmaktan iyidir. Elbetteki
bu benim görüşüm ve beni bağlar.

Benim orada, o anda yapacağım şey, çıkarıp bir sigarada benim yakmam olacaktı. Yanlış sa yanlış.
hiç önemli değil. Amaç polisin tepkisini ölçmek. Avukata birşey demeyen polis bana birşey diyecek
olursa verecektim cevabı ne olursa olsun. Ancak yapamadım işte. Zira bende orada bir sanık olarak
bulunuyordum. Hemde başka bir polisle, jopuyla itip hakaret eden bir polisle kavga etmek suçundan.
Bulunduğum konumu daha da kötü hale getirmemek için yapmadım. Ancak sessiz de kalmadık. Her ikisinede
uygun bir dilde görevlerini ve yanlışlığı hatırlattım. O anda ve o zamanda öyle davranmam gerekti.
Başkalarının aklına görede hareket edemem. Zira; Nasrettin Hoca misali arkama baktığımda bol keseden
atıp tutanları göremeyeceğimi çok iyi biliyorum.

Amaç atışmak, polemiğe girmek değil, şu okuyacağın satırları o gözle görme. Gerçekten böyle çünkü.
İyiler-kötüler ve ortada olanlara ek olarak asalaklar grubu demiştim. Evet onların sayısıda
bayağı bir fazla. Bunlar her konuda bilgi sahibidirler, yorum ve eleştiri yaparlar, kendi zanlarınca
fikirlerini beyan ederler ama ne hikmetse savundukları, fikir beyan ettikleri, eleştirdikleri
konularda hiç bir icraatleri yoktur. Sadece boş sözcükler vardır. Hep birilerinin üzerine atarlar,
onlar yapmalı, onlar öyle davranmalı, birileri neden şöyle yapmıyor felan filan... Bir konuda
eleştiri veya bakış açısı sunan kişiye; aslında herkes suçlu, sende suç işlemedin mi ki, biraz
dürüst davranalım, kendi hatalarımızıda görelim cinsinden anlamsız cümleler kurarak kendi acziyetlerini
bir nevi tatmin ederler. Sanki karşıdaki insan kendini melek olarak nitelemiş gibi. Kaldıki dünyada
hatasız insan mı var. O zaman dünyadaki en bilge adam dahi "şu yanlıştır, böyle yapmalı" dediğinde,
"yav sen doğrumusun ki, yerine göre sende hata yapıyorsun, biraz dürüst olalım diyerek cevabı
verelim. Ne olur bu mantığın sonu?, anlamsızlık...
İnsan hata yapar,tövbe eder, söz verir, doğru şeyleri yapmaya çalışır, gücünün yettiği kadar, belki bilerek
veya bilmeyerek gene hata yapabilir ama bu onun doğru olmaya çalışmasına ve doğruları savunmasına
bir engel teşkil etmez. Çabalamak... hepsi bu...

2008-05-03 20:28:55

Cvp

tequila

yaşının kaç olduğunu bilmiyorum sana bir tavsiye

sorunların çözümsüzlüğünü başkalarının yapmadıklarında değil
kendi yapmadıklarında ara

hem mutluluğun artar hem özgüvenin

ikinci tavsiyem insanları kategorize etme kendini analiz et, sebep ne olursa olsun yanlışlıklar karşısında duruşunu belirlemene yardımcı olur

2008-05-03 20:59:01